Doç. Dr. Fatmanur Altun: Kendi içimizdeki İsrail’i yok etmemiz gerekiyor

Sosyolog-Yazar Doç. Dr. Fatmanur Altun, ‘Arafta Sorular’ programında Esra Elönü’nün sorularını cevapladı. İyilerin safları sıkılaştırması gerektiğini söyleyen Altun, “Karşımızda bütün insanlığı yutmak üzere olan bir sorun var. Gazze’de bütün insanlık yutuluyor. Hepimize sıra gelecek. Daha ne bekliyoruz? Bizi bu kadar birleştiren durum varken neden hala küslük yaşıyoruz? Aynı memleketin insanıyken neden birbirimizi sevmiyoruz? Bir kere bizim kendi içimizdeki İsrail’i yok etmemiz gerekiyor.” dedi.

Sosyolog-Yazar Doç. Dr. Fatmanur Altun, ‘Arafta Sorular’ programında Gazeteci Esra Elönü’nün sorularını cevapladı.

“ARAFIN KENDİ İÇİNDE BEREKETİ VAR”

Esra Elönü’nün ‘Arafta mısınız?’ sorusuna cevap veren Fatmanur Altun, “Arafta olduğumuz yerler oluyor, arafta olmadığımız yerler oluyor. Bazen netliğimizi kaybettiğimiz zamanlar oluyor. Oralarda arafa düşüyoruz. Ama arafında kendi içinde bereketi olduğunu düşünüyorum.” dedi.

“FABRİKASYON BİR HAYAT YAŞAMIYOR OLSAYDIK DAHA AZ KONUŞURDUK”

‘İnsanların çok konuşma isteği’ üzerine değerlendirmelerde bulunan Altun, “Bu devrin insanları olarak önümüze çok fazla durum çözmemiz için bırakılmış. Normalde sorun olmaması gereken şeyler, doğallığında akıp gitmesi gereken durumlar için bu kadar mücadele etmemize gerek yok aslında. Fabrikasyon bir hayat yaşamıyor olsaydık, daha az konuşurduk ve daha çok yaşardık diye düşünüyorum. herkes yaşadığı zorluğun kendisinden mi yoksa sistematik bir problem olduğunu anlayamaz. Ayrıca anlamakta zorunda değil.” ifadelerinde bulundu.

“ŞİMDİ İYİ GÜN DOSTUMUZ BİLE YOK”

‘Aşk Bitti Yapı Paydos’ kitabı üzerine açıklamalarda bulunan Altun, “Aşk yoksunluğunu hepimiz hissediyoruz. İnsanların en çok şikayet ettiği konular arasında dostluklar, aile ilişkileri veya komşuluklar eskisi gibi olmadığı yer alıyor. İnsanların eskiye dair bir özlemi var. Bazı şeyler artık tatmin etmiyor. Her daim gardımızı alıyor kendimizi koruma refleksine giriyoruz. Eskiden kötü gün dostumuz yok diye üzülürdük, şu anda iyi gün dostumuz bile yok.” dedi.

“AŞK SERİ ÜRETİME DÖKÜLDÜ”

Aşkın seri üretime geçtiğini söyleyen Altun, “Kitaplardan, romanlardan, dizilerden üzerimize boca edilen bir romantik aşk var. Romantik komedi tadında gerçekle hiçbir ilişkisi olmayan, özellikle gençler ‘ne güzel bir aşk, keşke biri de beni böyle sevse’ diye arzuluyor. Ama insanın mesleğine olan derin sevgisi de bir aşktır. Aşk tanımımız sınırlandırıldı. Aşkın seri üretime dökülmesi gerektiği için tek tip bir aşka bizi hapsettiler.” dedi.

“HEPİMİZ BU HAYAT İÇERİSİNDE KULAÇ ATIYORUZ”

Altun, “Hepimiz bu hayat içerisinde kulaç atıyoruz. Mesela “sen niye evlenemedin, sen niye bir işe giremedin, sen niye şunu yapamadın” diye sorgu odasındaymış gibi hepimizin gözüne bir far tutuluyor. Özellikle bizim nesil, geleneksel formların bozulmadığı dönemde bizleri büyüdük. Baba çalışıyor, anne ev hanımı çocuk ise mahallede arkadaşlarıyla oynuyor. 1980’lerden sonra farklı türde bir toplumsallaşmayla karşı karşıya geldik. Biz, anne-babalarımızın yaşadığı formatın bitişi ve yeni formatın başladığı ilk nesiliz.” dedi.

“DERTLİ BİR NESİLİZ”

Yaşam koşullarıyla ilgili konularda dertli bir nesil olduklarını düşünen Altun, “Kendi başımıza karanlıkta kürek çekerek bir şeyler inşa etmeye çalıştık. Başka bir dünya var artık, kurulan dünya ise tam kurulmamış. Ben bir taraftan çalışıp, bir taraftan okuyup bir taraftan da çocuklarıma bakarken sağıma soluma baktığımda kendime örnek birini göremiyordum. Biz yaşam koşullarıyla ilgili olan konularda çok dertli bir nesil olduğumuzu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

“BATI’NIN MANİPÜLE ETME GİRİŞİMİ VAR”

Altun, “Batı dışında tüm toplumlar 200 yıldır yenilmiş bir durumda. Batı siyasi, askeri, ekonomik üstünlüğünü kültürel reformlarla da pekiştiriyor. Batı’nın askeri alanda başlayan o üstünlüğü sanki kültürel alanda başlamış gibi ters yüz ederek zihinlerimizi aslında manipüle etme girişimi var.

“YENİ NESİL DAHA ÖZGÜVENLİ”

Türkiye’nin son 20 yılda ki değişiminin kaynağının ‘yeni nesil’ olduğunu ifade eden Altun, “Ben Türkiye olarak son 20 yılda farklı bir deneyim yaşadığımızı düşünüyorum. Bu topraklara ait olduğunu hissedenler ve kültürel mirasına sahip çıkmak isteyen insanlar çok uzun yıllardır ezildikleri bir deneyimden, kendilerini özgüvenli yaklaşabildikleri siyasi bir atmosfer içinde buldu. Atmosferin en önemli kaynaklarından biri ise o iklimde yetişen yeni nesil oldu. Yeni nesil hangi yaşam biçimini kucaklıyor olursa olsun daha özgüvenli ve net bir nesil.” dedi.

“ŞİMDİKİ NESİL YARALI BİLİNCE SAHİP DEĞİL”

Altun, “Dış dünyaya çıktığınız başka bir şeyle karşılaşıyorsunuz, bu durumu kabul ediyorsunuz. kendi aile yaşantınızda başka pratikler ve doğrular var ve bunu da kabul ediyorsunuz. İki değeri birden zihninizde taşımayı öğreniyorsunuz. Yaralı bilinç bu demek ama şimdiki nesil, yaralı bilince sahip değil. Şimdiki nesil tekli bir bilinç yapısına sahip olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

“KÖY HAYATINI KENTE TAŞIMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Bütün dünyayı değiştirmeyi hedef alan bir kurgunun içinde yaşadığımızı söyleyen Altun, “İnsanlar hızlı bir dönüşüm yaşıyorlar. Bu kadar hızlı kentleşme, bu kadar çok endüstriyelleşme, tüketim toplumun üzerimize hücum etmesi falan bunlar kimsenin seçtiği şeyler olmadı ki. Bir anda insanlar kendini bu dünyanın içerisinde buldular. Ve o dünyaya bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyor. İnsanlar doğal olarak yedikleri yemekte dahi köylerini arıyorlar. Köy hayatını kente taşımaya çalışıyorlar. Bütün dünyayı hedef alarak değiştirmeye dönüştürmeye çalışan büyük bir kurgunun içinde yaşadığımız için bunlar günlük hayatımıza yansıyan yönleri oluyor.” dedi.

“BAMBAŞKA BİR FORM HAYATIMIZI ELE GEÇİRİYOR”

Bambaşka bir dünyanın kurgusu içerisinde farkına varmadan içselleştirdiğimizi söyleyen Altun, “Her itirazın farkındalıkla başladığını düşünüyorum. Bizim dışımızda birileri hayatımıza müdahale ediyor. Gündelik yaşam dediğimiz şey basit bir şey değil. Gündelik yaşam dediğimiz, aslında hayatın bütün surlarının içinde aktığı ana zemin. Bu ana zemine birileri sürekli olarak müdahale de bulunuyor. müdahalelerin önemli parçalarından birini de medya oluşturuyor. Aslında kendi tarihimizden, kültürümüzden, ahlak kurallarımızdan, herhangi bir değerimizden kaynaklı olmayan bambaşka bir dünyanın kurgusu içerisinde ortaya çıkan bazı biçimleri hiç farkına varmadan içselleştiriyoruz. Bambaşka bir form hayatımızı ele geçiriyor.” dedi.

“GÜCÜMÜZÜ BİR ARAYA GETİREMİYORUZ”

‘Her ırk kendinin daha üstün olduğuna inanıyor’ diyen Altun, “Osmanlı İmparatorluğu da böyle parçalandı. İnsanların içlerine ayrılıklar sokuyorlar. Böylece toplumları daha kolay kontrol altında tutuluyor. Bu yüzden yaşadığımız dünyada bu kadar çok adaletsizlikler var. Gazze’de çocuklar parçalanıyor büyük bir zulüm var. Herkes bir şey yapmak istiyor ama o kadar bölünmüşüz ki, o kadar çok parça parça olmuşuz ki, gücümüzü bir araya getiremiyoruz.” söyledi.

“İNSANLIK OLARAK NE KADAR ACİZ OLDUĞUMUZU GÖSTERDİ”

‘Benim meselem değil ki Gazze’ ifadeleri üzerine değerlendirmelerde bulunan Altun, “Aslında Gazze hepimizin meselesi. Bu kadar büyük bir vahşet bizim ne kadar bölündüğümüzü, ne kadar çok parçalandığımızı ve insanlık olarak ne kadar aciz hale düşürüldüğümüzü gösterecek bir turnusol kağıdına dönüşmüş oldu.” dedi.

“İYİLER SAFLARINI SIKILAŞTIRMAK ZORUNDA”

Altun, “İnsanlık eli kolu bağlanmış bir vaziyette. Bunun en önemli nedeni bu kadar kalabalık topluluk olmamıza rağmen küçücük bir azınlığın elinde maalesef aciz bırakılmış durumdayız. Bunu artık herkes görüyor ve görmek zorunda. İyiler saflarını sıkılaştırmak zorunda. Hangi milletten, dinden olursa olsun saflarımızı sıkılaştıralım karşımızda şeytani bir güç var.” dedi.

“İÇİMİZDEKİ İSRAİL’İ YOK ETMEMİZ GEREKİYOR”

Hak yolunda giden insanların önce kalplerini birleştirmeleri gerektiğini ifade eden Altun, “Paramparçayız, herkes kendi derdine düşmüş halde. Bütün dünya toplumları olarak küçük küçük bölünmüş durumdayız. Karşımızda bütün insanlığı yutmak üzere olan sorundan bahsediyoruz. Gazze’de bütün insanlığı yuttu. Hepimize sıra gelecek. Daha ne bekliyoruz? Bizi bu kadar birleştiren durumlar varken neden küslük yaşıyoruz. Aynı memleketin insanıyken neden birbirimizi sevmiyoruz. Bir kere bizim kendi içimizdeki İsrail’i yok etmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“BOYKOTUN BİTMEMESİ GEREKİYOR”

İsrail’e uygulanan boykot uygulamaları üzerine değerlendirmelerde bulunan Altun, “Boykotun Gazze’de işgal bitse de hiçbir zaman bitmesine gerek olmadığını düşünüyorum. (İsrail) Bugün bu katliamı Gazze’de yapıyorsa, yarın başka bir yerde başka şeyler yapacaktır. O gücü ona vermeyelim. Elimizde imkan varsa eğer bir tel koparsak kardır.” ifadelerini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir